TÜRK FİLMLERİNİN BAŞ TACI




Sahi neydi sevgi? 

Selvi Boylum Al Yazmalım; Öyküsünü Cengiz Aytmatov’un yazdığı, senaryoya Ali Özgentürk’ün uyarladığı, Cahit Berkay’ın muhteşem bestesi ile filmle bütünleşen müziği ve Atıf Yılmaz’ın yönetmenliğini yaptığı Türk sinemasının başyapıtlarından birisidir.

Film; konusu itibari ile aşkı anlatır ancak aşkın her şeye yetemeyeceğini de gösterir. Asya karakterini canlandıran Türkan Şoray saf ve temiz bir köylü kızıdır. Oldukça güzel ve alımlıdır. Güzelliğinden ötürü dikkat çekmesin diye annesi bir yere gönderirken yüzüne kara sürer. Bir gün yine yüzü karalı halde süt dağıtmaya çıkar. Halinden şikâyetçi olan Asya yüzünü suyla yıkar ve al yazmasına takıp çıkar. Biraz ilerde yolda çamura çakılmış bir kamyon görür. Kamyon şoförü olan İlyas karakterini canlandıran Kadir İnanır; boylu poslu yakışıklı bir adamdır. İstanbullu ayrıca da çapkın bir adamdır. Fakat Asya ilk başta çekimser davranır ama onun da İlyas’a karşı içi kıpır kıpırdır.

Göz göze gelmelerin yoğun olduğu ama bakışların kaçırıldığı bir aşk süreci başlar Asya ve İlyas’ın dünyasında. Fakat Asya’nın ailesi onu başka bir adama verir. Asya İlyas’a görüşmek istemediğini söylendiğinde İlyas içten içe sinirlenir ve kıskanır. Bir gün ansızın Asya’nın kapısına dayanan İlyas, Asya’yı kaçırır. İkisi de tutkulu bir aşkın içinde bulurlar kendilerini.
İlyas artık sadece Asya için çalışır. Mutlu giden bir evlilik sürecinde bir de bebekleri olur.

Elini tuttum, sıcacıktı; sanki yüreği elimdeymiş gibi.’ ‘Yarın aynı yerde aynı saatte çamura saplansam yardıma gelir misin?

 Asya’nın doğumuna İlyas işi gereği yetişemeyince işler iyice sarpa sarar. O gece acil yetişmesi gereken bir iş vardır. Yolda mahsur kalmış bir yolcu minibüsünü görür. Cemşid’e ilk kez rastlayacağımız atışmalı bir sahneye de burada şahit oluruz. Bu iş ona pahalıya mal olacaktır. İşini riske atmak istemeyen İlyas, yardım çağrısını reddeder fakat Cemşid dişli çıkar ve İlyas’ı ikna eder. İlyas, hayatını değiştireceği adamın o olduğundan habersizdir. Sabahında aldığı haber ile yıkılır. Çok sevdiği, özen gösterdiği kamyonu elinden alınır. Durum karşısında kahrolur. Bambaşka bir adam dönüşür. Al Yazmalısı Asya’yla, oğlu Samet’i gözü görmez. Her gece eve alkol alarak gitmeye başlar. Bunca şeyin üzerine sevdiği adamı böyle görmeyi istemeyen Asya, komşularının da desteği ile İlyas’ın patronu ile konuşmaya gider. Dilek Hanım tarafından Asya’nın patronu ile konuştuğunu öğrenen İlyas öfkelenir.

 Eril söylemlerin hâkim olduğu, sosyolojik alt yapıya rastladığımız bu sahnede İlyas, karısının patronuyla konuşmasını kendisine yediremez ve o çok sevdiği Asya’ya el kaldırır. İlyas’ı nihayetinde kendi tarafına çeken Dilek Hanım ise zaferin tadını çıkarırken her gece ona gelişi ile ilgiyi kendi üzerine de çeker. Bir süre eve gitmeyen İlyas’ı merak eden Asya ise, kamyoncular şirketinde İlyas’a düşmanlık besleyen bir başkası tarafından nerede olduğunu öğrenir. Duydukları karşısında inanamayan Asya, emin olmak ister. İçi içini yemektedir. Dilek Hanım’ın açık penceresine dikkatle bakarken gördüklerine inanamaz. Göz göze gelen iki kadının bulunduğu durum ile ilk düğüm atılır. İlyas’ı her ne kadar istese de vicdanıyla baş edemeyen Dilek huzursuz olur ve İlyas’a Asya’yı gördüğünü söyler. İlyas artık pişmandır. Evine dönüp karısına ve çocuğuna bakmak ister ama artık çok geçtir.

“Sevgi neydi? Coşkun akan dere, sonbahar rüzgarıyla ürperen yapraklar, cama vurup dağılan yağmur damlaları, bir yürek çırpıntısı? Sonunda coşkun dere durulur, yapraklar kurur dökülür, yağmur diner, güneş çıkardı"

Asya umudunu İlyas’tan çoktan kesmiş ve evi terk etmiştir. Asya’yı her yerde deli gibi arayan İlyas’ın umudu da giderek körelmektedir. Bir insanı ne kadar severseniz sevin umudunuz kalmadığında gidersiniz. Asya’da gitmiş. Fakat bu gidiş kalıcı bir gidiş mi diye sormaya başlarken bir de bakıyorsunuz ki Asya’nın yolu Cemşid’e düşmüş.

Cemşid 2 çocuğunu ve karısını kaybetmiş acılı bir baba, tıpkı kocası tarafından ihanete uğrayan Asya gibi. Kanatları kırık bu iki kuş bir araya gelince de Cemşid’in Samet’e olan baba şevkati, Asya’nın Samet’in bir baba figürüne olan ihtiyacını nükseder. Aklı hala sevdalısında olan Asya, Leyla gibi dolanmaya başlarken Cemşid’in ona olan ilgisini de başlar da görmez. Her geçen kamyon da adeta İlyas’ı arar gibi nöbet tutmaya başlar. Cemşid, bunu her ne kadar göz ardı etse de bir yanı; “Yine onu bekliyor. Her iş dönüşü beni beklesin istiyorum” der.

Artık Asya’dan bunu beklemeyi bıraktığında ise hayat ona mucizelerin var olduğunu ispatlar gibi, Asya’nın onu merak eden bekleyişiyle karşı karşıya getirir. Hikâye de Cemşid adeta İlyas’ın anti-modeli gibi konumlanır, çünkü gerçek hayatın karanlığını taşımayan bir karakterdir. Karşılıksız olarak kalbindeki iyiliği çevresine dağıtmakta, mutluluk yaratmakla kalbindeki acıyı dindirmeye çabalamaktadır. İlyas’a rağmen kent telaşını ve coşkulu hislerini bir yana bırakmıştır. Vefalı ve bir o kadar da fedakârdır. Bu beraberliğin huzuru içinde Asya, kendisine ve çocuğuna yıllarca emek veren, onları hiç yüzüstü bırakmayan Cemşid'i de nihayetin de koca olarak seçmiştir. Oğlu Samet de baba olarak Cemşid'i bilmiştir. Her şey seyrinde giderken bir gece vakti kapı çalar. Kapıya telaşla vuran adam Cemşid’e yol kenarında kaza olduğunu söyler. İyilik timsali Cemşid ise hiç düşünmeden işe koyulur. Yol kenarına devrilen kamyonette başı ağır yaralı bir adamı çıkarır ve evine getirir. Bu adam yıllar önce Cemşid’in çamura saplanmış yolcu minibüsünü kamyonuyla çeken İlyas’tır. Her şeyden bir haber Asya ise, âşık olduğu ve unutamadığı adamı karşısında görünce yıkılır. Bir yanı Cemşid’i hayal kırıklığına uğratmak istemezken diğer yanı hala İlyas’tadır. Yeni düğümler atılmaya başlarken Asya’nın seçimi herkes için dönüm noktası olacaktır. Ama o kişisel tercihlerini bir yana bırakıp aile olmanın sorumluluğunu üstlenerek Samet için en iyisini yapar ve sevdasından vazgeçer.

Selvi Boylum Al Yazmalım, gerek iç seslerin hikâyeye verdiği şiirsel romantik havasıyla, gerek aşkta ki fedakârlık, emek ve toplumsal değerlerle ilgilenirken diğer yanda da sevginin gücünü gösterir.

Peki, sevgi neydi?

Asya der ki; emekti. Ya İlyas ya da Cemşid? Peki, bu hikâye mutlu sonlu mu? Atıf Yılmaz’ın kafalarda soru işareti bıraktığı, Türk sinemasının 100.yılında gelmiş geçmiş en iyi film sıfatına da bir hayli yakışan Selvi Boylu Al Yazmalım, hikâyesi ve kadrosuyla insan ruhunun derinliklerine işlemiş kült filmlerimiz arasında yerini alır ve bizi sorularla baş başa bırakır. .

“Sevgi neydi? Sevgi sahip çıkan, dost, sıcak insan eli, insan emeği miydi? Sevgi iyilikti, sevgi emekti.”

Yorumlar

Popüler Yayınlar