21.FELEK

 

*Bir işçi, işten ayrıldıktan sonra patronundan hakkını alamaz. En son çareyi papaza gitmekte bulur. Papaz, işçiye bir not verir ve bunu patronuna götürmesini ister. Patron papazın gönderdiği notu okuduktan sonra işçiye anında hakkı olanı verir. Meraklanan işçi, papaza gider ve ona notta ne yazdığını sorar. 

Papaz gülümseyerek cevap verir: “Ona sen Müslüman mısın? Kul hakkı yiyorsun. dedim.” der.


* Yıl 80. Tunceli de kahvede oturan gurbetçi, işçi bir Kürt, televizyon da bir siyasinin konuşmasını görür başlar güya  kendinden görmediği kim, ne varsa küfürler savurmaya. 

Hemen çaprazında yaşlıca bir amca şöyle gözlük üstünden bakar delikanlıya.
-bak bakim der.
Genç, döner bakar amcaya.
-nerelisin sen?
-Vanlıyım amca.
-ne diye sövüp duruyorsun öyle.
-Sevmem ben bunları amca, ama diğeri var ya esaslı adam bak. Çok savundu bizi. Hakkımızı bırakmıyor kimsede.

Amca biraz daha dinler genç delikanlıyı.

-Yapma oğlum. der.

Delikanlı bakar anlamsızca.

-Siyasilerden kime fayda. Onlar birbirlerini yer. Olan halka olur. Onlar dost olur. Biz düşman olduğumuzla kalırız. Sen bir siyasiyi çıkarsız sanır mısın? Hangisi iktidara geldi de "halk, halk" diye dertlendi. Hepsinin derdi uzun süre kalmak. Devletin gücünü kullanmak. O yüzden sen hiç bir siyasiye aldanma. Siyasiler için birlikte yaşadığın gardaşlarına da düşman olma."

İktidar ve güç demişken; 

Serenad'da ne güzel demiş Zülfü Livaneli;

... "Her iktidar adam öldürür mü?" "Evet! İktidar zulüm demektir. Hele denetlenemeyen iktidar." "Peki iyi insanlar iktidara gelirse?" "İyi insanlar iktidara gelemez, gelse bile iktidar onu bozar, zalim yapar."

(Serenad: Yahudi Profesör ve Maya)

Ne kadar da haklı. Güç öyledir ki. Onu hak etmeyene denk gelince gaddarlaşır, yozlaşır. 
Vay anam vay! Ne kadar da tanıdık. Adeta 21.yy Türkiye'si. 

Kıssadan hisse diyerek bahsettiğimiz bu kısa alıntılarla, Müslüman kitleye bir gönderme yapmamakla birlikte dini bir kıyaslama gibi bir derdimin olmadığının altını da çiziyorum. Sadece günümüz Türkiye'sinin İslamiyet'le uzaktan yakından ilgisi olmadığının ve Müslümanların, Ortaçağın papazlarının, cenneti pazarlamasının paralel evrenini yaşar gibi yaşadığının acı gerçeğine değiniyorum. Papazlar'ın kim olduğunu söylememe gerek yok herhalde.

Yav senin de derdin bu mu? diyenlere sosyal medyada bir adamın sözlerini alıntılamak istiyorum. Yıllardır benzerini kendime söylediğim ve çok da inandığım şu sözlere;

"4 tane mühendisle oturursan, 5.Mühendis sen olursun." yani dediği şu ki, etrafında kim varsa işte sende tam olarak onların ortalaması olursun. Malum parti sağ olsun. Etrafımızda mafya da, hırsız da, yolsuzluk yapanı da eksik olmadığı için günümüz Türkiye'sini vahim sonunu varın siz düşünün. 

E neymiş bu Kader'in derdi? 

Bu kadar hikaye anlattım. 

Biz ne çıkaralım bundan diyenlere "başa dönün bir daha okuyun" demekten başka takatim yok. 

İnsanlık tarihinin hiç bir çağına göre değilim ben. Her şeyden nefret eden, "ben" demekten narsise dönmüş, sosyal medyayla yenilmezliğini sanallaştırmış, güzelliğini filtrelemiş, egosunu klavye arkasında saltanatlaştırmış, içinde ehlileşmesi gereken her türlü yabaniliğe ortam bulmuş bir çağın insanı istesem de olamam. 
Discord veletleri ve Tiktok faciası desem anlarsınız sanırım. 

Atatürk Üniversitesinde Japonlarla ilgili bir bilgiye denk gelmiştim. Teknolojinin baş gösterdiği zamanlarda Japonlar, diğer ülkelerde dahil bu işin feci sonuçlarını tahmin edebiliyorlarmış. Özellikle kültürlerine düşkün insanlar oldukları için! Kültürlerine bu kadar önem veren bir milletin içine bu nifak tohumunu sokmak mantıklı mı? diye düşünmüşler. Mantıklıydı ama bir şekilde. Teknolojinin yalnızca faydalı olan kısımlarını almak ve kültürlerini değiştirip dönüştürecek her türlü sebepten uzak durmaktı. Nitekim bunu sağladılar mı bilemem ama bakış açışı oldukça sağlıklı. Zamanında Ziya Gökalp'in batılılaşmamız gereken konuları özenle seçmemizi istemesi gibi...

Neyse kent hayatı, kültürsüzlük, orta sınıfın bitmesi, sosyal medya falan derken ülkenin hazin sonunu dişlerimizi sıkarak izleyeceğiz artık. Çünkü kimsenin şu güruhun dönüşeceğine inancı yok. 

Ne diyelim hayrolsun her şeye... 



Yorumlar

Popüler Yayınlar